Çırê Musyon

6 Şubat 2017 Pazartesi

Şeytanın çocukları


Bu bir rivayettir..


Türkler, Farslar, ve Arap eğemenlerinin uydurma hadislerine bakılırsa Kürtler şeytanın çocuklarıdır..Onlara göre böyle bir millet yoktur.

Peki nasıl?
Rivayete göre Sultan Süleyman Şam da bir cami avlusunda abdest aldığı esnada hırkasını çıkarırken cebindeki mührünü düşürür..Bunu bir Kürt görür ve alır..Bu Kürt Şamda ev ev dolaşır elindeki mührü göstererek bütün evlere rahatlıkla girip çıkar..Bu giriş ve çıkışlardan sonra bin civarında kadın hamile kalır..
Sultan kaybettiği mührünün farkına varınca adamlarına mührü hemen bulmalarını emreder..
Sultanın adamları şehri alt üst ederler..Duyduklarına inanmak istemezler..
Şehir ahalisi Sultan Süleymanın evlerini ziyaret ettiğini sevinçle söylerler.
Sultanın bu ziyaretinden bin kadar kadın gönüllü olarak kendisi ile temasta bulunmuş ve hamile kaldıkları şayiası ile şehir çalkalanmaktadır..
Adamları ne kadar sultan böyle birşey yapmaz onun mührünü çalan kimse bu kötülüğü yapmıştır deselerde kimse onlara inanmaz..Hamile kalan kadınlar sultandan hamile kalmanın sevincini doyasıya yaşadıklarını ve durumlarından memnun olduklarını söylerler..
Bu durum üzerine adamları sultana haber verirler..
Sultanım biri sizin mührünüzü çalmış, girdiği her evde kadınlarımıza büyük kötülükler yapmıştır derler..
Sultana durum çok vahim ne yapmalım diye sorarlar.
Hatta bazıları bu kadınları toplayıp ortadan kaldıralım diye sultana tavsiyede bile bulunurlar..

Sultan;
Kadınların bir suçu yoktur. Onlar bin tane can taşıyorlar ve günahsızlar demiş...
Bunları toplayıp Cudi dağına sürgüne yollayın orada çocuklarını doğurup orada yaşasınlar, şehrimize girişleri bundan böyle yasaklansın diye emreder...
Çünkü bu insanlar kirlenmiş insanlar olarak doğuracaklar, doğan çocuklarıda günah işlemeye devam edecek ve zamanla çoğalacaklar..
Içimizde kalırlarsa bizde kirlenmiş bir millet olarak  anılırız..Bu nedenle onları toplumumuzdan uzak tutmalısınız...Ilerki zamanlarda da karşımıza büyük bir tehlike olarak çıkabilirler der..

Bu karar üzerine kadınları Cudiye sürgüne yollarlar..Bu kadınlar bin tane doğum yaparlar..Doğan çocuklar sonra birbirleriyle evlenerek  çoğalırlar ..

Türk,Fars ve Arap eğemenlere göre Kürtler bu kadınların çocuklarıdır..
Bu büyük hadiseden sonra Türk ,Fars ve Arap halkının nazarında Kürtler böyle tanınmaya başlar..

Bu hikayeyi şunun için yazdım...
Islam dini bu bezirganların elinde adeta sakız olmuş istedikleri gibi çiğniyorlar..Bu üç millet Kürtler söz konusu olduğunda kendi çıkarları gereği dini hikayeler uyarlayarak topluluklarına din adamları vasıtasıyla böyle kötü yakıştırmalar yapılarak anlatmışlar..
Kürtleri kötüleyerek Kürtler üzerinden hep kendilerini temize çıkarma gayreti içinde olmuş ve çıkarları nasıl gerektiriyorsa öyle hareket etmişlerdir..
Her üç millette islam dininin çok uzağında bir yaşam üzerine egemenliklerini inşa etmiş iktidarlarını toplumlarının üzerinden devam ettirmişler..
Dinı menfaat dinine çevirmiş ve yaşıyorlar..
Bu milletlerin hicbiri müslüman akidelerine göre yaşamamaktadır...
İslam dini bu bezirganlar tarafından din, Kürtlere kendi menfaatleri doğrultusunda iyi pazarlanmış bir meta olarak transfer edilmiş ve yaşatılmaktadır.

Sıkça kullanılan bir deyim vardır.
Araplar üretir,
Türkler pazarlar,
Farslar ise yayarlar.
En iyi alıcısıda maalesef biz Kürtler olmamıza rağmen şeytanın çocukları olmaktan bir türlü kurtulamadık..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder